7 Mayıs 2016 Cumartesi

İlluyanka Atina'da



İLLUYANKA ATİNA’DA


 Mavi Sakal Alınlığı, Akropolis Müzesi, Atina



Mavi Sakal’ın, yani Akropolis’teki erken arkaik Hekatompedon tapınağının doğu alınlığının sağ tarafındaki üç gövdeli yılansı canavarın kimliği epeyce tartışıldı. Ancak onun Tifon, yani Zeus’un yendiği kadim zamanların canavarı olduğu konusunda bir fikir birliği var gibi görünüyor. Tifon hikayesi Teşup’un intikam aldığı, Hititlerin İlluyanka’sına çok benzer. Her iki tanrı da düşmanları tarafından vücutlarının hayati kısımlarından mahrum edilirler (İlluyanka Teşup’un gözlerini ve kulaklarını, Tifon Zeus’un kol ve bacak kaslarını çalar) ve onları geri almak için yardım istemek durumunda kalırlar.  

  

Teşup ve Şarumma İlluyanka’yı öldürürken, Malatya Arslantepe Geç Hitit hisarından ortostat, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi.



İlluyanka’nın bir tasviri Malatya Arslantepe’deki Geç Hitit hisarının ortostatlarında vardır. Kabartmada Teşup, oğlu Şarumma’nın yardımıyla canavarı öldürürken görülür. Üç ölü gövde canavarın yılansı vücudundan sarkmaktadır. Sahne, savaşı devam ederken betimleme geleneğinden ayrık olarak savaşın sonucunu gösterir.    



Zeus Tifon’u öldürürken, Khalkidike siyah figür vazosu, Antikensammlungen, Münih, Almanya



Tifon genellikle sakallı bir adamın kafa ve gövdesi, kanatlar ve yılan kuyruğu ile tek gövdeli bir bileşik canavar olarak resmedilmişken, Mavi Sakal farklı bir tasvirin tercih edildiğini gösterir. Her bir adam, soldan sağa sırasıyla dalga, başak ve kuş olmak üzere ellerinde birer sembol tutmaktadır. Bu semboller, suyu, toprağı ve havayı temsil ediyor olmalıdırlar.    



Mavi Sakal Alınlığı detay, Akropolis Müzesi, Atina



Bileşik yaratıkların üç mevsimli yılı temsil ettikleri düşünülür. Khimera’da, Sfenks’te ve Tifon’da vücudu oluşturan her bir kısım toprağın ısınması, yüksek sıcaklıklar, kuşların göç etmesi gibi mevsimsel değişiklikleri çağrıştırıyor olmalıdır. Bu canavarların öldürülmesi belli ki ilahi hüküm uyarınca tekrarlayan devirlerin sona erdirilmesini temsil etmekteydi. Aslanın boğayı öldürmesi figürü, bahar yaklaşırken Boğa takımyıldızı ufuktan giderek uzaklaşırken Aslan takımyıldızı en tepeye tırmandığında, Aslan’ın (Leo) Boğa’ya (Taurus) galip geldiğini temsil eder. Dahası, aslan güneş ışınlarını andıran yeleleriyle güneşle ilişkilendirilmiştir. Bir tam daireyi andıran boynuzlarıyla da boğa Ay’ı, bir bakıma geceyi ve kış zamanını çağrıştırır.   




Perseus Medusa’nın başını keserken, Selinus’taki C Tapınağının metopelerinden, Palermo Arkeoloji Müzesi



Bu arada Medusa’nın arkaik dönem tasvirlerinde uzun köpek dişleri ve sarkık dil gibi aslana özgü özellikler vardır. Medusa, Perseus takımyıldızındaki Algol yıldızı ile ilintiliyken, canavarın Tiamat’a benzerliği de açıktır. Yeni Babil dönemine ait bir pişmiş toprak levhada Marduk güneş kafalı Tiamat’ı öldürmektedir. Tiamat’ın yarılan gövdesinden dünya çıkar. Benzer şekilde Medusa’nın kanından Pegasus ve Khrysaor çıkar.  



Marduk Tiamat’ı öldürürken, Yeni Babil döneminden pişmiş toprak levha. Kaynak: Michael Roaf, Cultural Atlas of Mesopotamia and the Ancient Near East     


Mavi Sakal alınlığında da, merkezde bir aslanın boğayı öldürme sahnesi vardır. Burada boğayı öldüren aslan iki tane olsa da, bunun farklı bir sembol olduğunu düşünmeye gerek yoktur. Mavi Sakal figürü hep diğer figürlerden ayrı olarak tek başına ele alınmıştır. Burada figürü boğanın öldürülmesi figürüyle birlikte ele almaya ve Yakındoğunun hala yaşayan geleneksel hayal gücü özellikleriyle ortak yönünü ortaya koymaya çalışacağım.  




Mavi Sakal Alınlığı, Kaynak: John Boardman, Greek Sculpture: The Archaic Period: A Handbook



Arap inanışında baharın başlangıcında üç cemrenin düştüğü hayal edilmektedir. Bunlar sırasıyla havaya, suya ve toprağa düşmektedir. “Közler” anlamına gelen cemreler aynı zamanda Kabe’de hacılar tarafından taşlanan putların ortak adıdır. Gelenek, Hz. İbrahim’in Kutsal Kabe mekanına girmeden önce üç putu taşlamasından gelir. Hz. Muhammed ve Altın Dal kitabında Jaroslav Stetkevych bu geleneğin, antik Yunan’da yolculuk yapanların belirli noktalara geldiklerinde taş fırlatması geleneği ile ortak bir kökenden geldiğini önerir. Taş yığınları zamanla hermlere dönüşmüştür. Bir Korint siyah figür vazosunda Perseus, Andromeda’yı kurtarmaya çalışırken deniz canavarına taş fırlatırken resmedilmiştir.  




Perseus deniz canavarı Kotes’e taş fırlatırken, Korint siyah figür vazosu, Cerveteri’den, Altes Museum, Berlin



Tüm bu uygulamalar devinim halindeki zaman periyotlarına ilişkin ortak bir yaklaşıma işaret eder. Tanrı ya da kahraman canavarı öldürerek tekrarlayan aşamaları geçmekte, böylece ilahi düzenin devamını sağlamaktadır.  



KAYNAKÇA



Stephen R. Wilk, Medusa: Solving the Mystery of the Gorgon

Robert Graves, The Greek Myths

David Ulansey, The Origins of the Mithraic Mysteries: Cosmology and Salvation in the Ancient World

John Boardman, Greek Sculpture: The Archaic Period: A Handbook

Jaroslav Stetkevych, Muhammad and the Golden Bough: Reconstructing Arabian Myth

U. Höckmann, ‘Zeus besiegt Typhon’, Archaeologischer Anzeiger 1991

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder